2/04/2012

Şeftalili Tart ve Ahde Vefâ



“Kale gibi sapasağlam, sözü senet, imzaya lüzum yok; ne derse doğru, hiç doğrudan ayrılmayan insanlar olmamız lâzım!.. Yalan söylemememiz lâzım, dobra dobra olmamız lâzım!.. Bunları yapamazsak, o zaman duvarın bir tanesini yukarıya kadar çıkartıyoruz, öteki duvarlar eksik kalıyor demek...

“Sözüne sadık mısın, ahdine vefalı mısın?.. Özün doğru mu, işin doğru mu, hileden uzak mısın?.. Sana yapılan emanete hıyânette bulunuyor musun?.. Konu-komşuya yan bakıyor musun, namus meselesinde şöyle misin?.. Merhametin nasıl, adaletin nasıl, çoluk-çocuğuna muamelen nasıl?.. Komşularına muamelen nasıl?..*


Müslüman olan bizler! Yani İslâm'a teslim olanlar.. Yani İslâmla selâmet bulanlar..
Acaba bizler ahdimize, yeminimize, sözümüze, sırrımıza ne kadar sadık olabiliyoruz?
Gözümüze sadık mıyız? Gördüklerimizi üzerine bir şey katmadan aktarabiliyor muyuz.
Ya gönlümüz? Ona sadık mıyız? Gönlümüzün suyuna gidiyor muyuz gönlümüzün gönlünü yapabiliyor muyuz. Bir kardeşimizin hâtırını ne kadar gözetiyoruz. Komşumuz bizden râzı mı, en yakınımız bizden 'Emîn' mi? Elimizden, dilimizden eminler mi samimi olarak sormak lazım. 'Emîn' olmak her şeydir dinimizde. Efendimiz sallalâhu aleyhi ve sellem cahiliyyet devrinde de 'EMÎN' idi. İslamdan sonra da kafirler ona emin demeye devam ederler, mallarını husûsen O'na (sav) emânet etmekten bir an bile gocunmaz, kaçınmazlardı. En emin O idi. Bizler O 'en Emin' olanın ümmetiyiz işte.
Peki biz ilk ve en büyük sözümüzü kime verdik? Rabbimize.
Ne demişiz ki? ‘Sana iyi kulluk edeceğiz!’ demişiz.
İyi bir kulluk beraberinde iyi insan olmayı getirir. Allah'tan sonra insanlara karşı ahde vefâyı gerektirir. O olmadan toplum refah, huzur, güvenden mahrum kalır.

Uzmanlar demiş ki, güven ortamı bir defa biterse artık insanlar şüphecilikten nasibini büyük ölçüde alır. Başkalarına güvenememek, onlara mal, söz, sır emânet edememek demektir. Şüpheciliğin sonu paranoyadır, obsesyondur, depresyondur ve diğer ruhsal rahatsızlıklardır. Şüphe insanı yalnızlaştırır. Yalnızlık ben merkezli bir hayat felsefesine yol açar, sonrası kim kime dum duma...
Tüm bu buhranların yegane ilacını dinimiz bize sunmuş.

وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ


"Ve o müminler ki, emanetlerine ve verdikleri söze riayet ederler." (Mü’minûn 8)

Mü'minun sûresini hiç okudunuz mu veya alıcı gözle okudunuz mu?
Beni çok etkiliyor bu sûre.. Mü'min olmanın maddelerini sıralamış Rabbimiz, şunlar şunlar mü'mindir, onlar ki ne güzel şeyler peşindedirler, ne güzel uğraşları vardır.. Açıp okusak ya. Bu âyetler kalbimize okunsa ya, kalbimize dokunsa ya.


“Emanete riâyeti olmayanın imanı yoktur, sözünde durmayanın da dini yoktur” (Ahmet b. Hanbel, Müsned, III, 135, 154, 210, 251)

Rivâyet edilir ki;

“Baron De Büsbek diye bir Hollandalı seyyah gelmiş, Kanûnî devrinde... Kanûnî devrini anlatıyor. İstanbul'un manzarasını, halkın halini, ahlâkını, alış verişini ve sâiresini kitabında, hatıralarında anlatıyor. Müslümanların çok dürüst olduğunu, temiz olduğunu, sözlerine sadık olduğunu, güvenilir olduğunu söylüyor ve ‘Bir Müslüman size şunu şöyle yapacağım diye söz vermişse, tamam demişse, sözü sözdür. Yazılı bir senet olmasa bile dediğini yapar, çünkü sözlerine sadıktır onlar’ diyor. "Ama bir gayrimüslimle anlaşma da yapsan, yine seni aldatır, hile yapar, ona itimad edilmez!" diye de ekliyor Hollandalı seyyah..

Ecdâdımız, “Var ikrar verme, öl ikrarından dönme!” demişler. Yani iyice düşünmeden, yapabileceğinden emin olmadan bir söz verme. Verirsen de uğrunda ölecek kadar samimi ol, sözünün eri ol.

İman ve emniyet ayrılmaz ikili..
İman ve emanete riayet, mala, cana, söze, sırra vefa..
Vefa çok başka şeymiş efendim demişler. Yani sandığımız gibi sadece bir semt ismi veyahut boza markası değil ;-)


Özü ve sözü bir olmak gâyesi ve duâsıyla efendim.
Hoşça bakın zâtınıza ;-)

* Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi (kuddise sirruhu)

TARİFİMİZ İÇİN GEREKENLER

Tart hamuru için;
2 adet yumurta
200 gr tereyağı
8 yemek kaşığı pudra şekeri
1,5 su bardağı (veya daha fazla) un
1 fiske karbonat
4 yemek kaşığı soğuk süt

Muhallebisi için;
250 gr süt
1 çay bardağı şeker
yarım çay bardağı un
2 yemek kaşığı nişasta
2 adet yumurtanın sarısı
vanilya

Süslemesi için; Şeftali kompostosu veya mevsim meyveleri


Tart malzemelerini yoğurup hamuru strece saralım, buzdolabında 15 dk kadar dinlendirelim. Hamuru çıkarıp kalıba döşeyelim. 170 derece fırında üstü pembeleşinceye kadar pişirelim.

Muhallebi malzemelerini tenceye alıp çırpalım, orta ateşte pişirelim. Yoğun kıvama gelince kenara alalım soğumasına izin verelim.

Soğuyan tartımızın üzerine soğumuş muhallebiyi yayarak mevsim meyveleriyle süsleyelim.

4 yorum:

SeViL ( sevdalitatlar ) dedi ki...

Görüntü beni benden aldı...
Tarifi de beklıyorum heyecanla.

Mutfak Havlusu dedi ki...

Yaz aylarına özlem!
Bu fotoğraf bunu çok iyi aksettiriyor ve de nefis görünüyor:-)
ellerinize sağlık.

Unknown dedi ki...

Sevgili arkadasim, kandilini kutluyor, Rabbimden, hepimizin dualarinin kabul olmasini diliyorum.... Sevgilerimle,

Adsız dedi ki...

Görüntü güneş gibi doğdu içime hee :) Şahane görünüyor.

 

Oburumben Copyright © 2009 Cookiez is Designed by Ipietoon for Free Blogger Template