12/16/2011

Kırmızı Biber Dolması | Anne Karnında Yolculuk - 1




~ Yolculuk


Bir damla suyla başlayan insanoğlunun hayatı, gelişimini annenin o "en emin karargâhında" tamamladıktan sonra dünyaya adım atar. Nice zorluklarla büyüyüp büluğa engebeli yolları katederek ulaşır. Çok şey öğrenir. Öğrendikleri, öğrenmediklerine kıyasla yine pek azdır.. Olgunluk dönemine varır. Ve nihayet yaşlılığa ulaştığında aslında aslına dönmüştür insanoğlu. Çocukluğa dönmüştür, acizliğe dönmüştür.. Nihayetinde ömrü boyunca yolunu gözleyen sevgilisine kavuşur.. Toprakla buluşur..

Evvelinde ise neydi ki? Olsa olsa insan olmaya meraklı bir anne yumurtası...
Tahayyül edebiliyor muyuz, şu an bedenimizi oluşturan 100 trilyon hücrenin tamamı, tek bir hücreden çoğalarak meydana geldi. Bir toplu iğne başı kadar olan canlı, - Rabbin dilemesiyle - nasıl da 9 aylık bir müddette gelişimini tamamlayıp tastamam geliyor dünyaya..

< And olsun biz insanı, çamurdan, bir sülâleden (süzülüp çıkarılmış çamurdan) yarattık. >

Anneye, bir ucu rahmine kadar uzanan tüpler yerleştirmiş Yaratıcı. Burası babadan gelen sperm ile anne yumurtasının buluşma mekânı oluyor ve döllenme burada gerçekleşiyor; yani aşklarının başladığı yer burası diyebiliriz:) Sonra bu bizim döllenmiş yumurta dağ-bayır aşarak rahme ulaşır. Bu arada tabii rahmin iç tabakası kalınlaşır ve damarlanması artar. Peki nedir bunun sebeb-i hikmeti? 40 hafta boyunca burayı mesken tutacak olan minik misafir için en uygun ortam hazırlanır da ondan. Misafir, beslenme ihtiyacını karşılamak için küçük kökler oluşturur ve rahim duvarına tutunup gelişmeye başlar.

< Sonra onu sağlam bir karargâhta bir nutfe (sperma) kıldık >

İşte bu kökler zamanla Plasenta ya dönüşür. Süngerimsi yapıda olan bu plasenta, misafirini hem doyurur, hem ondan gelen atıkları kendinde biriktirir hem de oluşan karbondioksidi anne vücuduna taşıma görevini üstlenir. Müstakbel bebemiz, kesesi içinde gayet rahattır. Ekmek elden su gölden tabi:) Toplu iğne başı kadar olan canlı şimdi yer fıstığı boyuna ulaştırmıştır.

< Sonra o nutfeyi bir donmuş kan yarattık, ardından o donmuş kanı da bir bir parça et kıldık... > ayet devam ediyor...

İçi sıvı dolu olan bu rahat ortamda henüz bebek bile diyemediğimiz embriyo'muz dilediği gibi yüzedursun...

Biz devamını bir sonraki tarife bırakarak kendi konumuza dönüyoruz efendim.

Sevgili kuzenimin kahvaltı sofrasından birkaç kare aldım. Aslında masa baştan başa hem göze hem gönle hitap ediyordu, insan kimi zaman görüntüsüyle öyle ilgileniyor ki yemiş kadar hissediyor kendini. Masayı görüntülemedik. Nazar değmesin biricik kuzenime:) Yemek bloglarında yayınlanan şu şatafatlı, mütevazilikten uzak masaları oldum olası doğru bulmuyorum ve eleştiriyorum. Bakın ne şık bir masada yemek yediler, cümle alem görsün bizi der gibi bağırıyor fotoğraflar. Yazık. Çok yazık. Başkalarınca geçer not almaya ihtiyacımız yok ki bizim, amacımız tarifleri yayınlayıp insanlara faydalı bir adres olabilmek olmalı..

Sürç-ü lisan ettiysek, affola..

Her iyilik ve güzellik Rabbimizden; her kötü şey de nefsimizden. Nefsiyle girdiği mücadelede galib olanlara katılmak duâsıyla,

Kalbî muhabbetle efendim..




Kırmızı Biberli Dolmalar

5-6 adet kırmızı biber
1 çay bardağı iri çekilmiş ceviz veya kaju fıstığı
Yarım kalıp beyaz peynir (ezene olabilir)
doğranmış dereotu

Biberleri ocakta veyahut fırında közleyelim. Kabuklarını soyalım. 2-3 parmak genişliğinde şeritler halinde bıçakla keselim.
Beyaz peynir, dereotu, ceviz içini karıştırıp biberlerin uç taraflarına birer kaşık koyalım ve rulo şeklinde saralım.
Dolmaları ince sarıp servis tabağına diklemesine yerleştirebiliriz, hoş bir görüntü yakalamak isteyenler üzerlerine birer maydanoz sapı koyabilir. Ya da şeritleri biraz kalın tutup dolmaları yanlamasına tabağa dizebilir ve her birini taze soğan sapı ile bağlayabiliriz. Süslemede fikirler bitmez sonuçta;)

Âfiyet ola... ♥

Hiç yorum yok:

 

Oburumben Copyright © 2009 Cookiez is Designed by Ipietoon for Free Blogger Template