2/02/2014

Erikli Muffin | Tozlarımız..



"Her şey bu kadar basit aslında” dedim kendi kendime;

"Dünya tozlanan bir yerdir."

Bütün insanlar toz almak için gelirler dünyaya.

Kimisi bir ülkenin tozunu alır, kimisi bir sehpanın, kimisi bir ceketin.

Ama bazen bir gözün tozunu almak gerekir dünyada, kabul etmek lazım en zoru budur.*


~ ~ ~

Çok fazla tozlu raflarımız var Zinnur. İşi öteki'lere yüklemeye o kadar alışmışız ki, kendi tozlarımızdan kurtulmak için bile başkalarını kullanıyoruz. Kendi günahlarımıza yanmayıp öteki'nin en ufak bir hatasını devleştirip büyütebiliyoruz. Bunu ne yazık ki hiç acımadan / düşünmeden yapıyoruz. Önce kendi kapımızın önünü temizleyelim, sonra herkes kendisine baksın.. Tozlar her yerimizi kaplamış ama içerisi kadar olamaz Zinnur!
O kadar ki içimizdeki iyiliği emreden 'O ses' artık tek kelâm etmiyor, sıranın ona gelmesini beklemekten hayli yorgun. Çünkü biz önce içimizdeki sesleri susturduk sonra dışarıdaki sevdiklerimizin ağzını bağladık; her meselede tek hükümdar biz olalım diye murad ettik. Biri yanlışlıkla ayağımıza mı bastı? Hemen feryâd ettik. 'Hata'ydı (nisyân) diğer adı insanın ve bunu başkalarına çok gördük de kendimize hayli yakıştırdık.

Dışarı bak Zinnur, kocamanmış bu dünya, renkleri desenleri hep farklı, ne kadar da albenisi var değil mi? Ama insan hep aynı insan. Kibir, büyüklenmek, sevmediğini ötekileştirmek hep aynı..
Tozlar her yerde ve onun olduğu yerde Biz.. Ama kendimize toz kondurmayan yine Biziz..
Çünkü biz, bu "biz" var ya yanılgıların kıyısına hiç yaklaşmayız bile. Ömür dudağının arasındaki birkaç nefesten ibaretken biz bu varlık ile yokluğun arasında debelenir dururuz. Ömür ölüme kavuşmak için çabalar durur, biz ömre yetişmek için.. Birincisi ne kadar kaçınılmaz ise ikincisi o kadar imkansızdır. Ve sonunda biz yine yenilginin acısını duyarız içimizde. Çünkü biz;
Dünyanın mı ölümde yoksa ölümün mü dünyada konakladığını birbirine karıştırdık kimi zamanlar.*

Bir damla içtik ki dünyadan içmez olaydık, bakmaz olaydık namahreme, sönmez olaydı gözlerimizin nuru değil mi? Damla denize delalet eder, etti de ve bir damlası yetti de.. Beden bir gemi mesabesinde insanı gideceği limana ulaştıran.. Deniz ise dünya.. Su gemiyi ayakta tutar ama içine girerse batırır, dünya bizi kaç defa kendi sahamızda yendi acaba. Dünya ki, en ednâ yani alçak olan, bizi alçalttı da merhametin, şefkatin ve birlik olmanın verdiği huzuru, lezzeti unuttuk. Dikenleri gül bildik, gülleri görmez olduk. Varlık bize çok geldi...

"Bunca varlık var iken,
Gitmez gönül darlığı"  (Y.Emre)

Çokluk bile fazla geldi.. Oyalandık durduk...

أَلْهَاكُمُ التَّكَاثُرُ

"Çokluk sizi oyaladı.."



Zinnur, gel sen değişme sonsuz denizi(ahireti) bir damlaya. Herkes ölecek yaşta. Varlıkla oyalanma, varlığı sadece var olmaya devam etmek için değerlendir. Kendini bu dünyadan yok say. Unutma ki, sen bir zamanlar yoktun, 
gün gelecek yok olacaksın, 
öyle ise şimdiki varlığın ârizi, 
yani sen YOKsun....


~ Dml    |   3.2.2014

* Kovulmuşlar Evi - Ali Ayçil








Erikli Sünger Muffin..


Malzemeler:
100 gr tereyagi
150 gr seker
3 yumurta
225 gr un
3 cay kasigi kabartma tozu
1 yemek kas portakal kabugu rendesi
2-3 yemek kasigi portakal suyu
Bir kucuk kase dogranmis Mürdüm Erigi


Yapılışı:
Tereyagi ile sekeri köpürene kadar cirpalim, yumurtaları teker teker ilave edelim. Undan 1 yemek kasiği ilave edelim. Kalan unla kab tozunu karistiralim. Portakal suyu ve unu azar azar ekleyelim. Kalibin yarisini dolduracak şekilde hamurdan koyup erik dilimi yerleştirelim sonra erik görünmeyecek kadar kadar tekrar üzerine hamur dökelim. Isıtılmış 170 derece fırında pişirelim.


Âfiyet şifâ ola;)




Hiç yorum yok:

 

Oburumben Copyright © 2009 Cookiez is Designed by Ipietoon for Free Blogger Template